TEMELLİ FIKRALAR
Temel araba kulanıyormuş. Yoldaki yazıları okumaya baslamış. "Yavaşla 80 km." Temel hızını 80'e ayarlamış. "Yavaşla 60 km" Temel hızını 60'e ayarlamış. "Yavaşla 40 km" Temel hızını 40'a ayarlamış. "Yavasla 20 km" Temel hızını 20'ye getirmiş. Bu arada da iyice sinirlenmiş. Daha sonra bir tabela daha görmuş. "YAVAŞLA kasabasına hoşgeldiniz".
Bir İngiliz, bir Fransız, bir Alman ve Temel bir gün uçağa binmiş. Temel bunları görünce kafasını sallamış ve -Yine mi siz?.. demiş.
Bir İngiliz, bir Fransız, bir Kamerunlu ve Temel bir gün uçağa binmiş. Temel Kamerunluya dönmüş ve -Sen yenisin galiba?.. demiş.
Temel Avustralya'ya devekuşu avlamaya seyahata çıkıyor.Orada malzemelerini hazırlayıp maceraya atılıyor. Bir virajı dönünce bakiyor 10,15 tane devekuşu. Hemen arabayı durduruyor, silahinı doğrultuyor. Devekuşlari silahı görünce ürkerek kafalarını kuma gömüyorlar. Yani kendi akıllarınca saklanıyorlar. Temel etrafa bakıyor ve kendi kendine sinirli sinirli soruyor:
-Ulan nereye gitti bu hayvanlar?
İki karadeniz takımı: Rizesporla Sinop maç yapıyorlarmış.O esnada stadın yanından bir tren geçiyormuş.Sinoplular trenin düdüğünü hakemin bitiş düdüğü zannetmisler.Ve sahayı terketmişler.Kalan 85 dakikada Rizespor da gol atamayınca mac 0-0 berabere bitmiş.
Dört kişilik bir eğitim uçağı karadenizde bir mezarlığa düşmüş...... Lazlar 80 ceset çıkarmışlar ve ölü sayısının artmasından korkuluyormuş.
Venedikte deney yapan bilim adamları insanlarin beyninden parça alarak soyledikleri şarkıları inceliyorlarmış. Bir italyan kobay başlıyor: -huano mito... Beyninden biraz parça alıyorlar tekrar baslıyor: -huano mi. Biraz daha parça alıyorlar:-huan. Beyninin son parçasını alıyorlar ve adam başlıyor: -Çay elinden öteyi cidelum yali yali.....
Temel Dursuna soruyor:-Ula Dursun sen oruçlu oruçlu kaç hamsi yersun? Dursun:Vallaa 100 tane yerim. Temel:Olur mu ulan ilk hamsiyi yediğinde oruç bozulur, diğer 99 sayilmaz. Dursun bu espiriyi çok seviyor. O da yolda gördüğü İdrise soruyor: -Ula İdris sen oruçlu olarak kaç hamsi yersun? İdris:-Valla 50 tane falan. Temel:-Ula 100 tane deseydun sana birşey anlatacaktum.
Temel saat 02.30'da arkadaşı Dursun'u arıyor. Telefon kalkıyor. -Buyrun. -Alo orasi 11,11 mi? -Hayır burası:1,1,1,1 -Kusura bakma yanlış numara çevirmişim.
Dursun Amerikaya gidiyor.5,6 ay sonra arkadasi Temel'i arıyor: -Ula Temel haçan çabuk buraya gel. Temel:-Niye la dursun? Dursun:-Ha burada çabuk zengin olayisun. Temel:-Ne iş yapacağum? Dursun:-Ula sırf yere düşen paraları topla yeter. Temel hemen Amerika'ya gitmiş.Uçaktan inip taksiye doğru giderken bakiyor yerde 100$. Kendi kendine: -Ula ilk günden mi işe başlayacağuz. demiş ve yerdeki parayı almadan yoluna devam etmiş.
Temel karısına yardım etmek için perdeleri ben ütüleyim demiş. Ve perdeleri ütülerken aşağı düşmüş, ölmüş.
Bir gün dünyanın gizli servisleri arasında yarışma yapılacakmış Yarışmaya katılanlara, bir odaya girecekleri ve odadaki çuvalı kullanarak kendilerini gizleyecekleri soylenmiş. Önce CIA'ninki odaya girip paketlemiş kendini. Peşinden giren jüri uyesi çuvalı tekmelemis çuvaldan: - Hav hav diye bir ses gelmis. Juri üyesi köpek taklidi yaptığını kabul edip odadan cikmis. Arkadan KGB'ninki girmiş, aynı şekilde kendini paketlemiş. Juri üyesi gene tekmelemis çuvalı, bu sefer: - Miyav Miyav, diye ses gelmis Tamam demis adam, kedi taklidi yapıldı. Arkadan bizim Temel girmiş aynı şekilde yapmış. Adam gene tekmelemiş, ses yok. Bi kac defa tekmelemis gene ses yok. Çuvalı duvarlara vurmaya başlamış en sonunda cuvaldan zayıf bir ses gelmiş: - Patatees.
Temel kamyonuyla yokuş aşağı inerken frenleri patlamış. Yolun sağına bakmış yüzlerce kişinin bulunduğu bir pazar, soluna bakmış tek başına oynayan bir çocuk. Bari fazla zaiyat verdirmeyelim diye arabayı çocuktan tarafa kırmış. Ertesi günkü gazeteler 50 kişinin öldüğü kazayı yazarken Temele bu işin nasıl olduğunu sormuşlar, o da anlatmaya başlamış:
-Her şey o çocuğun pazara doğru koşmasıyla başladı.
Temel ve iki arkadaşı İstanbul'dan Trabzona'a gitmek üzere tren garına giderler. İlk Trabzon treni 1 saat sonradır, bileti alıp, yemeğe giderler. Yemekte sohbet, muhabbet saate bir bakarlarki 1 saati geçmiş. Hemen koşarlar tren garına ama tren gitmiş. Yine bilet alırlar 1 saat sonrası için. Ne yapalım vakti nasıl geçirelim derken kahveye giderler. Çaylar kahveler sohbetler uzar da uzar ve saate baktıklarında 1 saat olmasına 5 dakika vardır. Hemen koşarlar gara ama trene yetişemezler. Gişeye gidip sorarlar yine Trabzon'a gidicek tren varmı diye. Gişedeki adam ''Bakın bu son tren eğer bunu da kaçırırsanız Trabzon'a bugün dönemezsiniz'' demiş. Bileti almışlar, pastaneye gitişler. Pastalar, kekler, çörekler muhabbet derken saate bir bakmışlarki 1 saat olmak üzere hemen koşmuşlar gara.Tren yeni hareket ediyor, içlerinden biri uzun ilk vagonu yakalamış, diğeri orta boylu son vagonu tutmuş. Temel uzanamamış. Trenin arkasından bir müddet bakan Temel oturmuş yere başlamış gülmeye. Gişe memuru yanına gelmiş.''Sen ne garip adamsın. 3 treni kaçırdın, arkadaşların gitti,sen kaldın, ağlayacağına gülüyorsun be adam.'' Temel :''Uy hemşerum, Trabzona asıl pen gideceğidim, onlar beni geçirmeye geldiydu pen ona güleyrum''demiş.
Adamin biri elinde "U" seklinde kucuk bir demir ve iki ucu arasinda gozle gorulmesi cok zor bir kil testere ile buluslara patent veren ozel bir sirketin kapisini calmis...Gorevliler pek ciddiye almamakla beraber bulusunun ne olduğunu ve nasil kullanildiğini anlatmasini isterler. Mucidimiz baslar anlatmaya:; " Bu gorduğunuz alet son model bir fare kapanidir. "U" seklindeki bu kapanin uclarindan birine beyaz diğerinede kasar peynir yerlestirilir. Daha sonra kapan farelerin umumi olduğu bir yere konulur. Peynirleri goren fare kapanin altina gelip, "Beyaz peynir mi yesem, kasar peynir mi yesem" diyerek secim yaparken, basini mutemadiyen sağa ve sola cevirmek durumunda kalir. Bu esnada goremediği kil testere basini keser ve fare olur." Bu aciklamalardan sonra zeki mucid kendini bir anda kapi disinda bulur tabiki...Herneyse, cabuk pes etmez ve birkac hafta icinde sirket yetkilileri ile bir bulusma daha ayarlar. Baslar anlatmaya: " Bu sefer fare kapanindan peynirleri kaldirdim, boylece daha economic hale gelmis oldu. Kullanimi ise ayni kolaylikta. Kapan farelerin umumi olduğu bir yere yerlestirilir, ve kapanin altina gelen fare , kendi kendine sorar ve dusunur " beyaz peynir nereye gitti?, kasar peynir nereye gitti?" iste tam bu sirada kafasini sağa sola cevirirken, kil testere tarafindan basi kesilir ve fare olur."
Balikci Temel'e, bir musteri hamsinin fiyatini sormus. -Bes yuz bin.. -Karsidaki balikcida dort yuz bin. -Sen de git ordan al. -Orada kalmamis, -Bende de kalmasa ben iki yuze satarim.
Temel bir gün bir hayvanat bahçesine gitmiş. Akvaryumların yanında birini görmüş.
Adam elini akvaryumun neresine götürse balık da takip ediyormuş. Temel sormuş:
- Ula bu nası oliyi?
Adam: - Her zaman daha zeki olan yaratıklar kendinden daha az zeki olanları yönetebilirler
demiş.
Adam oradan uzaklaşmış. Bir kaç dakika sonra geldiğinde bir de ne görsün? Temel
akvaryuma ağzını yapıştırmış. Balık gibi bir açıyor bir kapıyor.
Dursun Temel'e sormuş
- Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun?
Temal - 100 tane demiş.
Dursun - Hadi ordan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin demiş.
Bu espri Temel'in çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemal'i görmüş ve hemen sormuş
- Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun ?
Cemal - 50 demiş.
-Ha uşağum 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum demiş.
Temel ile Dursun bir yarışmaya katılırlar. Bu yarışmada en çok yerli öldürene,
100.000$ verilmektedir. Bunlar yerli avlamak için Amerika'ya giderler 3-4 gün aramalarına
rağmen bir tane bile yerli öldürememişlerdir. Bunlar bir gün sabah kalktıklarında
etrafların da 100'ü aşkın yerli bulurlar.
Temel Dursun'a: La Dursun kalk zengin olduk!
Temel ile Dursun Trabzon'un dağlık bölgesinde ava çıkmışlar. Uzun uğraşlardan sonra elleri boş dönmek üzere iken oldukça iri ve heybetli bir geyiğe rastlamışlar. Her ikisi de epeyce uğraştıktan ve kovaladıktan sonra köye 5-6 kilometre kala geyiği vurmuşlar. Aslında küçük hayvan avına çıkmış olan iki arkadaşın yanında geyiği taşıyabilecekleri herhangibir araç veya alet olmadığından düşünce üretmeye başlamışlar. Temel ,Dursun'a "Ula dursun habu hayvanın bir boynuzunu sen tut diğerini ben diyerek çektirmeye başlamışlar. Tahmin edileceği gibi çok zor olan bu şekilde köyün yolunun başına kadar kan ter içerisinde gelirlerken köyden birine rastlamışlar. Onların bu halini gören arkadaşları "Yahu siz delimisiniz bu böyle taşınır mı? Sizin kafanız hiç çalışmıyor kardeşim, ikiniz bir olun şu hayvanı kuyruğundan çekin daha rahat taşırsınız " önerisini yaparak yola devam etmiş. Bu fikri çok uygun bulan iki kafadardan biri olan Temel yaklaşık yarım saat sonra Dursun'a dönerek "ULA DURSUN BU HAYVAN BÖYLE ÇOK KOLAY ÇEKİLİYORMUŞ, AMA ANLAMADUĞUM BİR ŞEY VAR BUNU KUYRUĞUNDAN ÇEKTUĞUMUZDAN BERİ KÖYDEN GİTTİKÇE AZAKLAŞIYRUK.!!
Temel ile Dursun ormanda uyuyorlar. Bir ara Temel Dursun'a sesleniyor.
_Dursun ormanın güzelliğine bak.
Dursun: _Ağaçlardan göremiyorumki
Temel Kamyon şöförü.. Kamyon çok yüklü, yükseklik 6 metre... Bir köprüye yaklaşıyor.. Köprünün üstünde azami yükseklik 4 metre yazıyor. Temel sağına soluna bakıyor ve: " Polis yok geçerim" diyor.
Nasa uzay araştırma merkezi, günlerden bir gün Mars'a gidebilecek bir mekik yapar.
Bu mekiğe üç ayrı ülkeden üç astronot binecektir. Bunlar bir Fransız, bir Alman ve
Türkiye'den de Temel'dir. Bunlara orada uzun süre kalacaklarını ve bu yüzden yanlarına
en çok sevdikleri şeyi almalarını söylerler.
Alman: "Ben içki içmeden yapamam bana içki verin der."
Fransız: "Ben karım olmadan yapamam onuda götüreyim der."
Temel: "Ben da sigarasuz edemam," der ve sigara ister.
Aradan yıllar geçer artık mekiğin döneceği gün gelmiştir. Onlar için büyük bir
tören düzenlenir. Önce Fransız iner mekikten yanında karısı ve iki küçük çocuğu
vardır. Sonra Alman, gözleri kan çanağı gibi, sendeleyerek iner mekikten. En son
Temel fırlar ve elinde bir sigara, bağırır:
"Uyy hemşerum! Ateşi olan var mi??"
Cimri bir kişi ölümü yaklaşınca oğullarını yanına çağırır.Üç oğlunada vasiyette bulunur . Ben ölünce hepinizin mezarıma tek tek birer milyar koymanızı istiyorum der. Adam öldükten sonra sırayla 1. ve 2. oğlu mezara gider ve birer milyar parayı mezara koyarlar daha sonra babası gibi parayı seven 3. oğluda mezara gider ve mezardaki paraları alır yerine babası adına bir 3 milyarlık çek koyar.
Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktorda adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demişki:bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel. Adam bir hafta sonra gelince doktor: Öksürüğün nasıl oldu deyince, adamda: Cesaret edipte öksüremiyorumki,demiş.
Barda uzun süre tek başına içki içen adam bir süre sonra barmene "Biliyormusun, ben sol gözümü ısırabilirim" demiş Doğal olarak barmen buna inanmamış. 1,000,000 Lirasına iddiaya girmişler. Adam, takma olan sol gözünü çıkarmış; ısırmış ve barmenin hayret dolu bakışları arasında parayı cebine atmış. Bir kaç kadeh daha içtikten sonra adam gene barmene dönmüş ve "Biliyormusun" demiş; "ben sağ gözümü de ısırırım!" Adamın tavırlarından kör olmadığını; dolayısıyla öbür gözünün de takma olamayacağını düşünen barmen, parasını kurtarabilmek umuduyla hemen 1,000,000 sına iddiaya girmiş. Adam sakin sakin takma dişlerini çıkarıp sağlam olan sağ gözünü de ısırmış. Aradan bir kaç saat geçince, müşteri barmene "İki milyonunu kurtarmak için sana bir fırsat vermek istiyorum" demiş. "İki milyonuna iddiaya girerim ki bu oturduğum yerden taaa öbür köşeye yerleştireceğin bir bira şişesinin içine, bir damla bile etrafa sıçratmadan işeyebilirim." Barmen uzun uzun bu işin altında nasıl bir üç kağıt olabileceğini düşünmüş; bulamamaış ve iddiayı kabul etmiş. Salonun en uzak köşesine bir şişe yerleştirmişler ve adam işemeye başlamış. Değil etrafa bir damla damlatmamak; ortalığı tam anlamıyla berbat etmiş. Barmen paralını kurtarmanın sevinciyle olduğu yerde zıplamaya başlamış. Biraz sakinleşince adama dönüp "Kesinlikle kaybedeceğini bile bile neden böyle bir iddiaya girdin?" diye sormuş. "Kaybettiğimi de nerden çıkardınız?" demiş adam; "Şu karşı masada oturan iki asık suratlı adamı görüyormusunuz? İşte onlarla ""barın orta yerine işerim, barmen de sevinçten zıplar"" diye 5'er milyon lirasına iddiaya girdim".
Adamın biri bara girmiş. Garson, herkeze içki ver kendinede al demiş. İçkiler içilmiş garson hesap için gelince adam: Para yok demiş. Tabi garson bunu bir güzel dövüp dışarı atmış. Diğer akşam tekrar gelmiş ve yine garson herkeze içki kendinede al demiş ve sonuçta parası olmadığı icin yine dayak yemiş ve gitmiş. Bu üç akşam böyle devametmiş. Dördüncü gün yine gelmiş ve garson herkeze içki fakat bu sefer sen içme, içince sapıtıyor, sonrada kavga çıkarıyorsun.
Bir bayanın yatak odasındaki gardrop bozuktur. Evin yanında bulunan istasyondan tren geçince kapağı açılmaktadır. Bunun için bir gün bir marangoz çağırır. Marangozu yatak odasına götürür ve dolabı gösterir. O anda bir tren geçer ve gardrobun kapağı kendiliğinden açılır. Marangoz menteşelere, kilide bakar. Hanımefendi buradan gardrobunuzun nesi olduğunu anlayamadım. Şimdi ben içine gireyim ve siz kapağı kapatın, böylece ben içeriden bakarım belki böyle anlarım der. Marangoz içeri girer, kadın kapağı kapatır. O anda kapı çalar. Kadın kapıyı açar. Kadının kocası gelmiştir. Kocası doğru odasına gider ve üstünü çıkarıp asmak için gardrobunu açar. Bir bakar ki gardropta bir adam. Kızarak adama bağırır. "Ne işin var senin burada" der. Marangoz korkmuş bir vaziyette cevap verir. "Şey beyefendi nedesemki, şimdi size burada tren bekliyorum desem inanırmısınız?"
Bir adam uçağıyla Afrika'nın üzerinde gezerken birden uçağı arızalanır ve
ormanlık bir alana düşer. Üstüne üstlük bir afrika kabilesinin ona doğru
yaklaştığını görür. Adam içinden "İste şimdi hapı yuttuk" der. O anda
düşüncesinde Nur yüzlü dedenin sesini duyar.
- Hayır evladım henüz hapı yutmadın.
- Peki ne yapmam gerek ?
- Şuradaki mızrağı görüyormusun? - Evet.
- Al onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır.
Adam mızrağı alır ve adamın tam kalbine batırır.
-Evladım işte şimdi hapı yuttun.